BİREYSEL SEANSLAR İÇİN İLETİŞİM SAYFASINA GEÇEBİLİRSİNİZ...

 Aile Dizimi, 

* Yaşamda fark edebildiğimiz ama kıramadığımız döngüler halinde tekrar eden sorunların ya da; 

* Bedensel, duygusal veya kaynağını bir türlü bulamadığınız zihinsel rahatsızlıkların arkasındaki nedenleri bulabilmek ve olaylara farkındalık ışığında bakabilmek için kullanılan; 

* Zihinsel, duygusal ve bedensel olarak etkileri önemli ölçüde hissedilen ve morfogenetik alanda iş gören oldukça derinlikli; 

Aynı zamanda 

* Hem bilişsel hem enerjetik anlamda geniş etkileri görülen  bir çalışmadır. 

Dizimler, 

*Danışanın  basit bir şekilde güncel bir problemini mimimum düzeyde dile getirmesi ile başlayan ve 

* Sorunun kaynağını daha çok içine doğduğu sistemlerde; yani doğum koordinatlarının tamamını içeren çekirdek ailesiyle bağlarında, köklerinde, kültüründe, tarihinde, sırlarında, belirgin farklılıklarında ve coğrafyasında arayan bir yöntemdir. 

İnsanın varoluş biçimini kökleri ile anlamaya ve anlamlandırmaya çalışır. 

Kişinin gizli bağlarını ve bilinçdışı anlaşmalarının gün yüzüne çıkmasını sağlar ve 

Bilinçli bir farkındalıkla (farkındalık tek başına bir şey ifade etmez, elde edilen farkındalıkla ne yapacağının bilincinde olmak, farkındalığın işe yaramasını sağlayan tek şeydir.) olaylara bakma, görme, sorun çözme, kaynaklara ulaşabilme fırsatı verir. 

Bu aslında bir dönüşümden çok, kişinin kendisini olmadığı bir kimlik zannının içerisinden çıkartarak gerçek varoluş halini görme ve yaşama imkanıdır. 

Ancak böyle imkanı elde edebilen bir insan, yaşamı doya doya tad ve haz alarak yaşama şansına sahiptir. 

Aile Dizimi Kuramının ortaya çıkışında referans almış olduğu sistemik yaklaşım bakış açısı; 

İnsanı tek başına bir birey olarak görmek yerine, kendisinden çok daha büyük bir sistemin, bir dizimin parçası olarak ele alır.

İnsanın yaşamını konumlandırdığı en önemli sistem (dizim) ise Aile Sistemidir. 

Family Constellation kelime anlamı olarak Türkçe'ye çevrildiğinde, "Aile Takımyıldızı" olarak karşımıza çıkar. 

Aslında bir "Takımyıldız", tam olarak aile sisteminin nasıl bir koordinat sistemi olduğunun içimizde yankı bulmasını sağlayabilecek bir kavram gibidir. Şöyle ki:

Aslında tek başına bir insan; yaşadığı ve önüne doğduğu tarihin, coğrafyanın, kültürün, ırkın, ailenin kombinasyonundan çok daha fazlasıdır. 

Ve Aile Takımyıldızı Kuramında insanın, bütün bireysel örüntü, davranış ya da duygulanımlarının anlaşılabilmesi yalnızca o kişinin ait olduğu yapı anlaşılması ile mümkündür. Bu açıdan aslında birey merkezli yaklaşımla çalışan terapist, danışman ya da kolaylaştırıcılar için de oldukça önemli bir çalışmadır.

İnsanın bütün davranışlarının, ilk ilişki ve temas sağladığı ebeveynleri ve/veya birincil bakım verenleri ile ilişkileri, aidiyetleri ve bir çocuğun kör sadakatiyle gerçekleştiğini, bir aile dizimi esnasında oldukça net bir şekilde izleme imkanı buluruz. Bir başkasının sevgisiz, kötü ya da merhametsiz olarak algılayabileceği bir davranış dahi kişinin bütün örüntülerini oluşturan ve bugünkü yaşamını şekillendiren köklerine duyduğu güçlü kör sadakat ve köklü aidiyet duygusunun güdülemesiyle ortaya çıkıyor olabilir. 

"Aile Takımyıldızı" kavramı aynı zamanda "Gestalt" yaklaşımının bize sunduğu "birim, bütünün bilincine sahiptir" bilgisini de içerir. 

Aile Dizimi olarak dilimize yerleşmiş olan "Aile Takımyıldızı", aslında bir terapi ya da tedavi yönteminden çok daha fazlasını ifade eder. 

İnsan, dünyayı anlamlandırmada köklü değişiklikler yapabilme potansiyeli taşır . 

Aslında Aile Diziminin en önemli etkisi, kurduğumuz bütün bağları, işlevini yitirmiş bağlanma modellerini dönüştürerek yeniden bağ kurma olacağı sağlamasıdır diyebilirim. 

Ancak böyle bir dönüşümle yeniden yapılandırabildiğiniz bir bağlanmayı mümkün kılabilirsiniz ve işlevini yitirmiş körü körüne bağlılıklar yerine, saygı içeren sevgi dolu bağları yeniden inşa edebilirsiniz. 

Bu da yaşamınızın yeniden inşası anlamına gelir.

Yeniden inşa edilen bir yaşamın içinde; kendimizin ve yaşadığımız ilişkilerin daha sağlıklı, kafa karışıklıklarından arınmış, seçimlerimize dayalı olduğunu bilerek daha neşeli, daha dengeli ve hem fiziksel, hem içsel olarak daha sağlıklı kalabiliriz.

Aile Dizimi, böyle bir dönüşüm ve yaşam hayal edenler için bir geçit, bir kapı gibidir. Aynı yolu yürümüş, aynı geçidi kullanmış tecrübeli bir danışman eşliğinde kendinizi ve yaşamınızı dönüştürebileceğinizi %100 deneyimledim ve bizzat biliyorum. 

Travma yalnızca şiddet, istismar, ihmal, sistematik maruz bırakma ya da ani kayıplar gibi felaketler neticesinde değil, trafik kazası, küçük müdahaleler, küçük kazalar, ameliyat (anestezi), doğal afetler ya da orta-büyük ölçekli kazalar sonucu da yaşanabilen bir deneyimdir. 

Ayrıca travmadan yalnızca bilinçli aklımız değil, bedenlerimiz, beyinlerimiz ve ruhlarımız da yara alır ve fizyolojik hastalıklardan depresyona, bağımlılıklardan uykusuzluğa, agresyondan hiperaktiviteye kadar oldukça geniş yelpazede rahatsızlıklarla kendisini gösterir. Üstelik çocuk, genç, orta yaş ya da yaşlılık gibi dönemsel özellikler gözetmez. 

Zorunlu ayrılıklar, boşanma ya da ölüm gibi durumlarda yas süreçlerin kesintiye uğramış olması ya da yaşanamamış olması da travmatik olayların etkilerinin dalga dalga büyümesine hatta çocuklardan torunlara kadar kuşak aşan aktarımlara neden olabilmektedir. 

Bunun dışında bir çocuğun parmağını kapıya sıkıştırmış olması, bir yakınını kaybetmiş olması, şiddete maruz kalması ya da erken dönem kesintisi, doğum zorlukları, bağlanma sorunları gibi  yaşamış olabileceği küçüklü büyüklü olaylar yetişkinlerle benzer sorunlara neden olabilmektedir. 

İnsan bedeni bütün doğaya uyumlu bir tasarımdır ve bütün doğanın döngülerini tamamlayarak geçişlere izin verdiği gibi; tamamlanmayanı tamamlayana kadar yeni bir döngüye geçişte zorlanır, hatta yaşam devam ediyor gibi görünse de, takıldığı döngünün içinde fiziksel, zihinsel ve ruhsal olarak takılı kalır. Böylesi durumlarda yaşamdan tad almak, fiziksel olarak esnek ve dayanıklı olabilmek, düşüncelerde net ve kararlı olabilmek oldukça zorlaşır ve giderek karmaşıklaşan bir hal alır. 

Böylesine bir durumda insan; acılarını, sevinçlerini, korkularını dile getirmekte, ifade etmekte güçlükler yaşar.

İşte bütün bu etkilerle baş edebilecek esnekliğe ve dayanıklılığa kavuşabilmek için günümüzde hem yetişkinlerle hem de çocuklarla çalışabiliyoruz.

Özellikle bir travma deneyiminin gizli ve açık etkilerinin azaltılması ya da ortadan kaldırılabilmesi için Beden Deneyiminden yola çıkmak, bedenin travma anında tamamlayamamış olduğu hareketlerini tamamlama deneyiminden geçebilmesine izin verebilmek ve sağaltılan travma etkilerinin yerine gelen bırakma, uçup gitme, rahatlama, hafifleme, güven, sevgi, sevinç, neşe gibi duyguları ve duyumsamaların yeniden entegrasyonuna da yer açabilmek için yetişkinlerde Trauma Healing / Travma İyileşmesi: Travma Şifalanması, çocuklarda Somatic Experience Playshop / Somatik Deneyimleme Oyun Atölyesi metodları oldukça olumlu geri bildirimlerle sonuçlanmaktadır. 

Gerek grup çalışmalarında, gerek bireysel çalışmalarda kullanılan ana prensiplerden; ana dallardan biri de beden psikoterapisidir ve kökleri Freud ve öğrencisi Wilhelm Reich' e dayanır. Zaman zaman Reichian yaklaşım olarak ta anılmaktadır. 

Nöropsikoloji, biyoloji, antropoloji, nörofizyoloji, gelişimsel psikoloji gibi disiplinlerin çalışmaları da dahil edilerek son 75 yılda oldukça geliştirilmiştir. 

Bütün psikoterapi yaklaşımları tarafından kabul edilen bedensel ve zihinsel fonksiyonların bütünlüğü esas alınarak şeklini almış Beden Esaslı bir psikoterapi metodudur. Bu yönü ile zihinle çalışmaya odaklanan geleneksel psikoterapi yöntemlerinden ayrılır. 

İfade bulamamış, bastırılmış duygu, düşünce ve hislerin bedende gerginlik ve kilitlenmelere yol açabileceğini söylemiş olan Freud, bu soruna analitik ve zihin odaklı bir yaklaşımla çözüm arayışına girmiştir. Öğrencisi Wilhelm Reich ise beden ve zihnin bütün halinde çalıştığı, aralarında herhangi bir üstünlük bulunmadığı gerçeğinden hareketle beden odaklı çalışmayı tercih etmiştir. 

Buradan yola çıkarak;  bilinçdışı, bilinçöncesi ve bilinç katmanlarına yalnızca zihinsel çalışmalarla değil, bedenle yapılan çalışmalarla da ulaşılabilecği düşüncesiyle dinamik bir yaklaşımla bedene odaklanmıştır. 

Terapi sürecinde danışan yalnızca geçmiş deneyim ve hisleri hakkında düşünüp konuşarak rahatlamak üzere sorunlarının kaynağına ulaşmaya çalışmaz.
Bilakis, beden esaslı yaklaşımla zihinsel rahatlama sürecinde bilinçaltı kayıtlarına ulaşılır. Danışanın bilinci daima açıktır ve istemediği hiçbir soruya yanıt vermediği gibi, çalışmayı başından sonuna hatırlayacaktır.  

Bu yaklaşımla danışanın bedensel farkındalığı ve bedeniyle bağı gelişir. Böylece duygularının yanı sıra duyuları ile algısı da bununla birlikte açılır. Bilinçdışı kayıtların bedende yarattığı duyarlılık azalması ve artışı dengeye kavuşur ve kişi artık duygularının bedeninde ne gibi etkileri olduğunu kendisi de rahatça farkedebilir hale gelir.

Bedensel farkındalık, kişinin yaşam kalitesini oldukça arttıran bir olgudur ve psikotik rahatsızlıklar üzerinde etkileri de bilimsel olarak kabul görmektedir. 

Çalışma ilerledikçe ve derinleştikçe, danışan endişe, depresyon, travma gibi sorunlarda çözülmeler gerçekleşir.
Bedenin açılıp rahatlaması, zihinsel karmaşa ve bulanıklıkların kaybolması, berrak düşünme ve görebilme kabiliyeti demektir.